Çocuklarımıza vazgeçmemeyi, pes etmemeyi, düşse de kalkıp, azimle yoluna devam etmelerini öğretebilmek; her konuda başarılı olduklarını görebilmek, biz ebeveynlerin en büyük hayalidir.

 Ebeveynler olarak çocuğumuzun her zaman başarılı olmasını arzu ederiz. Bunu da bazen tüm kararları onun adına alarak, kimi zaman özgür bırakarak veya görmezden gelerek; olmadı, azarlamak suretiyle sağlamaya çalışırız.

Elbette her çocuğun eğitilmeye ihtiyacı vardır. Bu eğitim, okulda öğretmenleri tarafından gerçekleştirilirken evde de ebeveynleri tarafından yapılmaktadır. Daima eğitimleri sırasında çocuklarımıza gereken desteği ve saygıyı gösterebilmemiz gerekir.

Ebeveynler ara ara kendilerine şu soruyu yöneltmelidir. “Acaba onları çok mu zorluyoruz ya da onlarla ilgili gerçek dışı beklentilerimiz mi var?”

Son yıllarda, çocuklarımızın yaşadığı gerek fiziksel gerek sos yal ve gerekse ruhsal problemlerin bir kısmı eğitim sistemimizden, bir kısmı da ne yazık ki, biz ebeveynlerin zorlayıcı hırslarından kaynaklanıyor. Genellikle çocuklara kendi isteklerini, yeteneklerini, yaratıcılıklarını ortaya koyabilmelerine izin verilmiyor. Çocuklarımızın hayalimizde oluşturduğumuz kalıptan çıkmış gibi, mükemmel ve ideal olmasını istiyoruz.

Peki, mükemmel ve başarılı olması onun mutlu olduğunu gösterir mi?

Çocukların yaşama dair gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde ettikleri, kişiliklerini geliştirdikleri ilk eğitim kurumu aile ortamıdır demiştik. Bu kurumun öğretmenleri olan ebeveynler, uygulamış oldukları tutum ile ilk ve en önemli şekli verirler çocuklarına. Bir anlamda çocuklarının kaderlerini belirlerler.

İdeal ebeveynlerin çocuklarına verebileceği en büyük armağan çocuğuna özgür iradesiyle seçim şansını tanımasıdır. Çocuk ancak bu sayede eylemlerini, arzu, istek veya yeteneklerine göre belirleme gücüne sahip olduğunu hisseder dolayısıyla da mutlu olur.

Her çocuk her alanda iyi olamaz. Bebeklik döneminden çocukluk dönemine geçen gelişim süreçlerini ebeveynlerin çok dikkatli bir şekilde takip etmesi ve çocuklarının yeteneklerini fark edebilmek için öncelikle onları çok iyi tanımaları gerekir. Her çocuğun ilgi duyduğu alan, birbirinden çok farklıdır. Kimi çocuk resim yapmayı severken kimisi daha hareketli olup spora, dansa ve müziğe ilgi duyabilir. Önemli olan bunun aileler tarafından fark edilerek çocuğun o yönde desteklenmesi gerekir.

Şu hususu göz ardı etmeyelim, başarı da esas, çocuğun güçlü ve iyi olduğu yönlerini bulup geliştirilmesine bağlıdır. Bu da eğitim, odaklanma, sabır, azim ve kararlılıkla olabilir. Origami sanatı da, uygulandığında, çocuk veya yetişkin olsun, kendi becerilerini ortaya çıkarabilmenin, kendini tanımanın, özgüven kazanmanın bir yöntemi olabilmektedir. Bireyin fiziksel ve ruhsal olarak kendini geliştirmesine, iyileştirmesine fayda sağlar, hayal gücü ve yaratıcılığı gelişir. Özgüveni artığı için, endişe ve korkularını yenmeyi başarır, fiziksel becerileri gelişir, iletişim yetenekleri artar, stresi azalır, farklı bakış açıları kazanmasını sağlar.

En önemlisi sabrı, hassasiyeti ve dikkatli olmayı onlara öğreterek, onların yaratıcılıklarının ortaya çıkmasını sağlar.

Başarılı ve mutlu çocuklar yetiştirebilmemiz, düştüklerinde yeniden kalkmayı öğretebilmemiz dileğiyle…

İstanbul Oyuncak Müzesi Origami Sanat Eğitmeni

Gökçen Atamgüç